Son dönemde Ülkemizde görülmekte olan et fiyatlarındaki artış, çiftçiler ve tüketiciler arasında endişe yaratmaya devam ediyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin verilerine göre, yılın ilk 3 ayında kuzu etine gelen zam oranı yüzde 39.3 açıklanırken, ocak ayında dana etinde ise yüzde 24.8 artış yaşandığı belirtilmiştir. Ulusal Kırmızı Et Konseyi verilerine göre ise dana eti son bir yılda yüzde 75,60 oranında zamlanırken, kuzu etine gelen zam da son bir yılda yüzde 116 oranında olduğu belirtilmiştir.

Görünen Bu fiyat artışları, enflasyonla birlikte vatandaşlarımızın alım gücünü derinden etkilemektedir. Örneğin, geçtiğimiz yılın aynı döneminde Ulusal Kırmızı Et Konseyi tarafından 201,67 lira olarak açıklanmış olan dana karkas et fiyatı bir yılda 345,00 liraya, kuzu karkas et fiyatı ise 178,50 liradan 368,33 liraya yükseldiği görülmektedir.

Piyasada bugün dana kıyma 550 lira, kuşbaşı 580 lira, kuzu kuşbaşı 650 lira, pirzola ve benzeri ürünler ise 750 lira civarında satılmaktadır. Yani Geçtiğimiz Yıl 1 kg kıyma alabilen vatandaşımız bu yıl yarım kilodan daha az kıyma alabilmektedir. 

Bu artışın en önemli sebepleri arasında yerli üretimin yeterli olmaması ve girdi maliyetlerindeki artışlar gösterilmektedir. Fahiş mazot, gübre ve yem fiyatları, çiftçilerin maliyetlerini her geçen gün artırmakta ve bu artışlar ürün fiyatlarına doğrudan yansımaktadır.

Çiftçilerimizin durumu gittikçe zorlaşmaktadır. Hem ekim-dikim yapacak genç nüfusun köylerden uzaklaşması hem de artan girdi maliyetleri, üreticileri git gide zor duruma düşürmektedir. Bu noktada, kesimlik ithal hayvanların geçici çözüm olabileceği ancak kalıcı bir çözüm olmadığı da unutulmamalıdır. 

Damızlık hayvan yetiştiriciliğinin artırılması için Tarım ve Orman Bakanlığı'nın gerekli destekleri bir an önce yapması gerekmektedir. Özellikle hayvan yetiştiricilerine yönelik yem ve mazot giderlerini karşılamak amacıyla düşük faizli kredi imkanının artırılması ve şartların kolaylaştırılması mazottan alınan verginin çiftçiden muaf tutulması gibi hususların belirlenmesi oldukça elzemdir. 

Enflasyondaki artışla birlikte hem girdi maliyetlerinin artması hem de kredi faiz oranlarının yükselmesi, üreticileri daha da zor duruma sokmaktadır. Bankaların kredi vermedeki prosedürlerini artırması da üreticiler üzerindeki baskıyı artırmaktadır.

Bu noktada, çiftçilere yönelik desteklerin artırılması ve üretim koşullarının iyileştirilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak bu sorunun çözümü için sadece devletin değil, tüm paydaşların işbirliği içinde çalışması ve elini taşın altına koyması gerekmektedir. Tarım sektörü, ülke ekonomisinin temel taşlarından biridir ve çiftçilerimizin refahı, ülkenin genel refahıyla doğrudan ilişkilidir. 

Bu nedenle, çiftçilere yönelik desteklerin artırılması ve üretim koşullarının iyileştirilmesi, sadece bir sorunun çözümü değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin ve toplumun genel refahının artırılması anlamına da gelmektedir. Çiftçilerimizin karşılaştığı zorlukların farkında olarak, onlara destek olmak ve üretimlerini artırmalarını sağlamak, hepimizin ortak sorumluluğudur.

Üreticilerimizin daha iyi koşullarda çalışabilmesi ve üretimlerini artırabilmesi için, tarım politikalarının iyileştirilmesi ve çiftçilere yönelik desteklerin artırılması kaçınılmazdır. Ayrıca, çiftçilerimizin eğitim ve teknolojiye erişimlerinin artırılması ve genç nüfusun üretime teşvik edilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Çiftçinin mazotundaki vergi yükü kaldırılmalı Makale: Çiftçinin mazotundaki vergi yükü kaldırılmalı