18 Mart 1915 günü denizden Boğazı geçemeyen İngiliz donanması, denizaltılarla İstanbul içlerine kadar sızarak ikmal yollarımızı kesmeye çalıştı. Ancak bunda da başarılı olamadı. Osmanlı- Alman ittifakının denizaltıları, Truimph ve Majestic zırhlılarını batırınca Çanakkale önlerinden geriye Çanakkale Savaşı her yönüyle incelemeye değer. Aradan 110 yıl geçmesine rağmen üzerinde konuşulmaya ve yazılmaya devam ediyor.

Tarihin akışını değiştiren savaş etkisini günümüze kadar sürdürüyor. Türkiye’nin gururlandığı bir sonuçla neticelenen muharebeler Türk aklının da eseri! Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda Büyük Vatan Savunması olarak da tarihe ayrı bir değerde zafer gururunu bıraktı. Bugünlere de en büyük miras, birlik perçini!
Çanakkale Savaşı deniz, kara ve hava muharebeleriyle çok yönlü ve o günün en modern savaşıydı. Deniz Savaşıyla başlayan muharebeler kara ve hava olarak 10 ay sürdü. Savaşta ağır zırhlılar, denizaltılar, toplar, mayınlar ve diğer piyade silahları kullanıldı. 18 Mart Deniz Zaferinde ve sonrasında önemli bir araç da denizaltılar oldu. Yeni geliştirilen bu silah, İngilizlerin bütün çabalarına rağmen bizi alt edemedi. Türk tarafı, müttefiki Almanya’dan temin ettiği denizaltılarla düşmanla baş etti ve ona daha fazla zarar verdi. Savaşta toplamda üstünlük sağlayan taraf oldu. Bu konuda araştırma yapan Yunus Göregen şu saptamayı yapıyor: 
“Sonuç olarak Müttefik denizaltıları stratejik ve hayati olan hedeflerine her türlü denemelerine rağmen ulaşamamışlardır. Ancak Alman denizaltılarının münferit hareketleri ve noktasal başarıları dahi Müttefikler üzerinde büyük etki yaratmıştır. Bununla beraber Müttefik denizaltılarının elde ettikleri bireysel başarılar taktik düzeydeki başarılar olarak kalmış, savaşın kaderini değiştirecek stratejik bir başarıya dönüşememiştir. Bu nedenle Çanakkale Müttefik Denizaltı Harekatının başarısız olduğu değerlendirilmektedir.” (Yunus Göregen, Çanakkale Savaşında Denizaltıların Stratejik Rolü ve Önemi, Yeditepe Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2018, s.116.) 

E0911078 A2Ea 460D 8332 Dc62D7A3Df59788Dc3B9 1B25 419C Bf2A 6D1064Eeaa7B
Ele geçirilen İngiliz denizaltısı

ÇANAKKALE’DE ETKİN OLARAK KULLANILDI
Yüzyılın başında geliştirilen ve ilk kez Birinci Dünya Savaşı’nda etkin şekilde kullanılan denizaltılar, Çanakkale Savaşı’nda da kullanılarak Boğazın geçilmesi, karşı kuvvetin gemilerinin batırılmasını hedefledi. Gemiler stratejik hedef gözetti. Ancak başarılı olamadı. Ancak ne kadar önemli bir deniz unsuru olduğu ortaya çıktı. İleriki yıllarda bütün kıyı ülkeler bu gemiyi geliştirerek kullandı.  
Cihan Harbi sırasında toplamda 344 denizaltı aktif görevde, 80 denizaltı ise yapım aşamasındaydı. En çok denizaltı sayısı ise 92 ile Fransa, ikinci olarak da İngiltere donanmasında görev yapıyordu. Bunları 37 ile Rusya ve 36 ile Almanya izledi… Osmanlı İmparatorluğu ise 1886 ve 1887 yılları arasında İngiltere’den aldığı iki denizaltıyı İstanbul Haliç’te monte ederek buna sahip olmuş ve ilk denemesinde Üsküdar önlerindeki bir gemiyi batırarak dünya tarihinde bir ilke imza atmıştı. Savaş öncesi İngiltere ve Fransa’ya siparişi verilen ikişer denizaltı teslim edilmemişti. Daha önce temin edilen iki gemi de hizmet dışı kalınca savaşa denizaltısız girdik. Savaş içinde Almanya’nın verdiği denizaltılar etkili şekilde kullanılarak İngiliz ve müttefiklerinin gerisinde kalmadık… 
EN BÜYÜK ARMADA İŞE YARAMADI
İngiltere ve müttefikleri Çanakkale Boğazına ilk etapta 8 denizaltı gönderdi. Bunların amacı Boğazın güvenliğini kontrol etmek ve zırhlıların güvenle ilerlemelerini sağlamaktı. Toplamda ise 16 zırhlı harp gemisi, 4 kruvazör, 14 muhrip, üzerinde 6 deniz uçağı taşıyan bir uçak gemisi, 14 denizaltı, 21 mayın tarama gemisi, 30 mayın tarama botu, 1 muhrip ana gemisi, 1 gambot ve çeşitli yardımcı gemilerden oluşan ve o zamana kadar dünyada bir harekât için bir araya gelmiş en güçlü armada meydana getirilmişti.
15 Ocak 1915’te Boğaz’a giren Joule denizaltısı mayına çarparak batar. 17 Nisan 1915’te Boğaz’ı geçmeyi deneyen E-15 denizaltısının su yüzeyine çıkıp topla yaralanması ve müteakiben karaya oturmasının ardından denizaltıların Boğazı geçmeyi denemeleri yasaklandı. Bu dönemde bölgeye gönderilen 13 denizaltı gemisinden 9’unun kaybedilmesi de Marmara Denizi’nin, denizaltı harekâtına uygun olmadığını gösterir.
KORKUDAN GEMİLERİNİ GERİ ÇEKTİLER 
Buna karşılık, 25 ve 27 Mayıs 1915 tarihlerinde bölgeye gelen Alman U-21 denizaltısı Majestic ve Turimph zırhlılarını batırınca, o güne değin pervasızca Boğazın birçok bölgesini top ateşine tutan İngilizler gemileri ve denizaltıları daha gerilere çekilmek zorunda kalır. Yerlerini ufak muhriplere bırakmak zorunda kalırlar. Bizdeki bir denizaltının varlığı savaş gemilerinin geri çekilmesine sebep olur. Onları kısıtlar… Bizi ise rahatlatır. (Age, s.114.)  
Bu konuda araştırma yapan Yunus Göregen, şu önemli saptamayı yapar: “Sonuç olarak Müttefik denizaltıları stratejik ve hayati olan hedeflerine her türlü denemelerine rağmen ulaşamamışlardır. Ancak Alman denizaltılarının münferit hareketleri ve noktasal başarıları dahi Müttefikler üzerinde büyük etki yaratmıştır. Bununla beraber Müttefik denizaltılarının elde ettikleri bireysel başarılar taktik düzeydeki başarılar olarak kalmış, savaşın kaderini değiştirecek stratejik bir başarıya dönüşememiştir. Bu nedenle Çanakkale Müttefik Denizaltı Harekatının başarısız olduğu değerlendirilmektedir.” (Age, s.116.)  
İKMAL YOLLARINI KESEMEDİLER
Düşman denizaltılarının en önemli hedefi İstanbul- Çanakkale arasındaki deniz ikmaline zarar vermekti. Kara ulaşımı olmasına rağmen önemli bir güzergâh deniz yoluydu. Düşman denizaltıları bunu bütün çabalarına rağmen durduramadı. Başkente yakın olan Çanakkale çok iyi organizasyonla bu ulaşımı devam ettirdi ve Çanakkale’deki askerimize yiyecek ve mühimmat ulaştırıldı. Bu durumu bölgedeki 5. Ordu’nun komutanı Limon Von Sanders şöyle anlatır:
“5. Ordu’ya yiyecek ve malzeme ulaşımı büyük zorluk gösteriyordu. En yakın demiryolu istasyonu Trakya’daki Uzunköprü’ydü. Bu istasyon Ordu Karargâhına yaya olarak 7 günlük bir uzaklıktaydı. Öküz arabaları, deve kervanlarıyla çok az şey taşınabiliyordu. Bu nedenle Marmara üzerinden deniz yoluyla nakliyat bir zorunluluktu. Bunu da İngiliz ve Fransızların Marmara’ya soktukları denizaltılar engellemek istiyordu. Türkler için en büyük talih düşman denizaltılarının bu işi başaramamalarıydı.” (L. V. Sanders, Türkiye’de Beş Yıl, Burçak Yayınevi, İstanbul-1968, s. 94-97.) 
TOPLAM KAYIPLAR
Savaş süresince Türk tarafı Müttefik denizaltıları nedeniyle toplam tonajı 34 bin ton olan 34 yardımcı sınıf gemi ve toplam tonajı 4 bin ton olan 220 yelkenli ve kayık kaybetti. Ayrıca toplam tonajı 25 bin 300 ton olan 7 harp gemisi kaybetti. Bu haliyle Türk tarafının toplam kaybı 63 bin 300 ton oldu. 
Müttefikler ise toplam tonajı 34 bin 946 ton olan 9 yardımcı sınıf gemi kaybetti. Ayrıca toplam tonajı 86 bin 963 ton olan 15 harp gemisi kaybetti. Bu haliyle Müttefiklerin toplam kaybı 121 bin 909 ton oldu. 
Şunu da hatırlatmadan geçmeyelim, 18 Mart 1915 günü kendine güvenen ve “gemilerimizin dumanını görünce kaçarlar” dedikleri Türk ordusu, çok iyi hazırlanarak düşmana büyük darbe vurmuş ve üç gemileri batarken, 3 gemileri de ağır hasar almıştı. Bununla yetinmeyen düşman, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkmış ancak geldikleri gibi yenilerek gitmiş ve büyük güçlerin de vatan savunması karşısında yenilebileceğini göstermiştir…

Zeytin Toplama Anne Babalara Kaldı Makale: Zeytin Toplama Anne Babalara Kaldı