Değerli Aydın Post Okuyucuları, güzel İzmir yazılarım'dan sonra yazmayı düşündüğüm Sen Hangi Turist Tipisin?
Seyahat herkes için farklı anlamlar taşır,Her yolculuk kişinin içindeki keşfetme arzusunu ve tatil tercilerini yansıtır, Yazıyı tam yazmaya başlarken, Başlıkta'da gördüğünüz üzere KASSANDRA'yı yazmayı uygun gördüm, Bayramda'da Tarihin gizemli yolculuğuna siz değerli okuyuculaımı götürmeye kararverdim, umarım okurken keyif alacaksınız.
Homeros'un İlyada ve Odysseia adlı destanlarının 10 yıl sürdüğü bilinen Troya Savaşlarının ancak 50 günlük bir bölümünü aktardığını söylenir.Antk Dönem 'in İlk Dünya Savaşı sayılabilecek Troya Savaş,tıpkı I.Dünya Savaşı gibi yaklaşık 10 yıl sürmüş, Akhalılar yaklaşık 100.000 kişilik bir ordu ve 1200 parça gemiyle saldırmışlardır. bu saldırı karşılığında, tüm Anadolu Halkları hatta Amazonlar, Troya halkının yanında yer almıştır.
Savaş sebebi olarak her ne kadar Prens Paris'in Güzel Helen'i kaçırması gösterilse de dönemin sosyokültürel yapısı incelendiğinde, Akhalıların amacı çok zengin yaşam kaynaklarına sahip olan , refah içinde yaşıyan Troya ve Anadolu halklarının bu zenginliğini hunharca paylaşmaktı. Her türlü hilenin uygulandığı bu savaşın sonucundaki paylaşım ve katliam, bu görüşümüzü doğrulamaktadır.
Nitekim 16.000 dize ve 24 bölümden oluşan İlyada Destanı, bu savaşın çık kısa bir bölümünü anlatmasına rağmen savaşın önemli kişileri hakkında çok detaylı bilgiler vermektedir. Akhalı komutanların öfkeli,hırslı ve bencil davranışlarını en ince noktasına kadar anlatmaktadır. Troya Kralı Priamos ve ailesi hakkında da çok kapsamlı açıklamalarda bulunur.Eşi Kraliçe Hekabe, çocuklarından Kahraman Hektor,savaşa neden olduğu sanılan Paris,güzeller güzeli Prenses Kassandra ve diğer çocuklarının hikayelerini yerigeldikçe detaylı bir şekilde anlatırlı.
Bunların içinde en ilginç olanı , en güzelleri olmasına rağmen çok dramatik bir yaşam süren Prenses Kassandra'dır...
Bazı anlatımlara göre 53 çocuğu olduğu söylenen Kral Priamos'un Kraliçe Hekabe'den olan çocukları sırasıyla Sandra, Helenos(ikiz) Deiphobos veTroilos.
Kassandra: Hektor ve Paris'ten sonra en ilgi çekici çocuklarından biridir. Bu güzel prensesin, çoktrajik bir yaşantısı olmuştur. Geleceği bilme yeteneğine sahip olmasına rağmen bu bilgisini, çevresindekilere inandırmama kabusu yaşıyan ve bu nedenle de yaşantısında bir çeşit deli muamelesi gören talihsiz bir prensestir.
Bu efsaneye göre Kassandra bebekken ikiz kardeşi Helenos ile Thymbra Tapınağı'na götürülürler. Burada Tanrı Apollon için şenlik düzenlenmektedir. Bu şenliğin bitiminde, Kral Priamos ve Kraliçe Hekabe bilinmeyen bir sebeple ikizleri tapınakta unuturlar. Ertesi sabah , çocukları almaya geldiklerinde ise çok ilginç bir manzara ile karşılaşırlar. Bu olayı Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü adlı kitabın 215 sayfasında şöyle anlatır. Kassandra ile Helenos beşiklerinde uyuyorlar ama iki yılan çevrelerini sarmış, Bebeklerin gözlerinive kulaklarını yalıyorlardı. Bu eylemle çocukların duyuları arınmış ve insanların göremediği, duymadığı gerçeklerin algısına açılmış oluyordu'
Başka bir efsaneye göre ise Tanrı Apollon, Priamos'un güzel kızına aşık olur. Kendisiyle birlikte olması halinde ona bilicilik yeteneğini vereceğini söyler. Kassandra, öncelikle bu teklifikabul eder, sonra onunla birlikte olmaya yanaşmaz. Bakire kalmayı tercih eder. Apollon, bu aldatılmaya öfkelenir. Prensein ağzının içine tükürür. Böylece verdiği yeteneği etkisiz kılar. Hatta daha ağır bir şekilde cezalandırmış olur. Kassandra , geleceği görecek ve gördüğünü haykıraak ama kimse söylediklerine inanmayacaktır.
Helenos ise daha çok kuşların uçuşlarına bakarak geleceği haber veren bir kahin olmuştur.İlyada'da ' Bilicilerin en iyisi' diye adı geçer.Hektor'a her konuda öğütler vermiş ve onun yanında yiğitce savaşmıştır. ama onun da hayatı bambaşka talihsizlikler içinde sürmüştür. Annesi Kraliçe Hekabe'yi kendi elleriyle Kynossema'ya(Köpek Mezarı) gömmesi gibi.....
Kassandra ise Troya Savaşlarının bütün sonuçlarını önceden görmüş ve olacakları haykırmıştı.'Kassandra Çığlığı' olarak literatüre geçen haykırışları, bir sonuç vermemiştir. Paris'in , İda Dağı'ndan dönüşünün çok kötü olacağını, bu delikanlının derhal öldürülmesi gerektiğini söylemiş ama dinletememiştir. Hele Helen'i saraya getirdiği zaman, bu kadının Troya'nın mahvına neden olacağı söylemiş olmasına başta babası Priamos olmak üzere hiç kimse itibar etmemiştir. Abisi Hektor'un Akhileus tarafından öldürüleceğini, babasının Hektor'un ölüsünü almak üzere katilinin çadırınagidip yalvaracağını, hatta hediye olarak bırakılan ' tahta at'ın içeri alınmaması için çığlık atmış fakat Apollon'un kendisine yüklediği laneti üzerinden atamamıştır.
Troya, yağma edilirken Athena Tapınağı'na sığınan Kassandra, Küçük Aias'ın saldırısına uğrar. Daha sonra Agememnon'un payına köle olarak uygun görülür. Agamemnon, Priamos'un kızını çok sever.Kendine eş edinip Mykene Sarayı'na götürür. Bu sarayda Aagamemnon'un da kendisinin de başınageleceklerini bilir. Agamemnon'un karısı tarafından öldürüleceğini kendisine söyler ama dinletemez. Bu ölümü de engelleyemez. Apollon'un bağışlandığı kahinliğe lanet okur.
Kassandra, Mykene Sarayı'na gidene kadar bakire kalmış, Babası onu, Othryoneus adlı Anadolu yiğidine vereceği sırada onun savaşta ölmesi nedeniyle kaderine bir kez daha lanet okumuştur. Agamemnon'un onakarşı olan sevgiside hayatına mal olacaktır.
Çanakkale'de ve hatta tüm dünyada iz bırakan , attiği çiğlıklar'Kassandra Çığlığı' diye literatüre geçen Kassandra: aslında büyük bir öngörüye sahip olan kişilere bir örnek olarak tarihe geçmiştir. İnsanlık, bu tür öngürüye sahip kişileri değerlendirebilmiş olsaydı bugün yeryüzünde her şeyden daha çok huzur hakim olurdu. Yüce Yaradan, bu tür öngörüye sahip olanlara sabırlar versin diyorum....
SONUÇ:
Kadınların toplumsal kimliğini hürriyet ve eşit haklar üzerine inşa eden cumhuriyet ile birlikte kadınlarımız, toplumumuzu inşa etmek, genç kızlarımıza cesaret aşılayabilmek, kaliteli bireyler olabilmek için mücadele ettiler.Kimi şiir yazarak yaptı bunu kimi siyasetle kimi ticaretle kimi kendini eğitime adayarak kimi sanatla ile başardı.
'Büyük Türk kadınını çalışmalarımıza katmak,yaşamımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilim, ahlak, toplum ve ekonomi yaşamında erkeğin ortağı, arkadaşı,yardımcı ve desteği yapmak yoludur.Eğer kadınlarımız erdemin gerektirdiği davanışla içimizde bulunur. ulusun bilim sanat hareketlerine katılırsa buna inanınız, ulusun en katısı bile beğenmekten kendini alamaz. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.